GÜNCEL
Giriş Tarihi : 20-09-2024 13:02   Güncelleme : 20-09-2024 13:02

Avukat Ateş Hatinoğlu: 'Sakal-ı Şerif çalındı!'

RİZE (PHA) - Gülbahar SÜNGÜ - Rize'nin Akpınar köyünde Kur'an kursunda muhafaza edilen Sakal-ı Şerif'in çalınması, Mevlit Kandili nedeniyle camiye getirilmeye çalışıldığı sırada fark edildi.

Avukat Ateş Hatinoğlu: 'Sakal-ı Şerif çalındı!'

Olay, hemşerilerini derin bir üzüntüye boğarken, Avukat Ateş Hatinoğlu’nun Sakal-ı Şerif ritüelleri ve Türkiye’deki yaygın anlayışa dair yaptığı çarpıcı açıklamalar geniş yankı uyandırdı.

“Sakal-ı Şerif Komedisi: Tarihi Gerçeklikten Uzaklaşıyoruz”

Hatinoğlu, Sakal-ı Şerif’in Türkiye'de 1.818 camide mevcut olduğunu hatırlatarak, bu ritüelin yaygın bir "komedi" haline geldiğini söyledi. Dünya genelinde, özellikle Mısır, Afganistan ve Pakistan gibi ülkelerde de binlerce Sakal-ı Şerif bulunduğunu belirten Hatinoğlu, bu eşyaların Hz. Muhammed'e ait olma olasılığının son derece düşük olduğunu vurguladı.

"Peygamber, sahabelerin sakalını gizlice alıp saklamasına müsaade eder miydi?" diyen Hatinoğlu, Sakal-ı Şerif ve benzeri ritüellerin İslam'ın özünden uzak ve hurafelerle bezeli olduğunu dile getirdi.

“Diyanet ve İlahiyat Cemaati Sessiz”

Hatinoğlu, bu tür dini ritüellere Diyanet İşleri Başkanlığı ve ilahiyat çevrelerinin sessiz kaldığını savundu. Bu durumu "topu taca atmak" olarak niteleyerek, Diyanet’in yaptığı açıklamalarda Sakal-ı Şerif’e değil, Peygamber’e gösterilen hürmetin öne çıkarıldığını belirtti.

"Ama asıl sorulması gereken, hangi bidat ve hurafeyi temizlediniz?" diyerek Hatinoğlu, Diyanet’e ve ilahiyatçılara açık bir eleştiride bulundu.

Ritüelden İbaret Bir İbadet Anlayışı Mı?

Hatinoğlu’nun eleştirilerinin odak noktası, Sakal-ı Şerif’e gösterilen hürmetin dini bir ibadet haline getirilmesi ve bu durumun İslam’ın öğretileriyle bağdaşmadığı yönündeydi. Sakal-ı Şerif’e dokunmanın ve onunla yapılan törenlerin, İslamiyet’te yer bulmayan ritüelci bir ibadet anlayışı olduğunu savunan Hatinoğlu, bu tür eşyaların dini bir önem taşımasının yanlış olduğunu belirtti.

"Hz. Muhammed’e saygı, onun hatıralarına değil, öğretilerine ve sünnetine gösterilmelidir" diyen Hatinoğlu, Kuran-ı Kerim ve peygamberin öğretilerinin İslam’ın asıl merkezinde yer alması gerektiğini vurguladı.

"Hurafelerle Bezenmiş Dini Söylemler"

Hatinoğlu, Türkiye’deki bazı cemaat ve hoca efendilerin din üzerinde hurafe ve bidatlerle dolu bir yapı oluşturduğunu iddia etti. Sakal-ı Şerif'in gerçekliğinin test edilmesi için karbon testi yerine mistik anlatılara başvuran bazı din adamlarını da eleştiren Hatinoğlu, "Sakal'ın ışık altında gölge düşürmemesi ve ateşte yanmaması" gibi iddiaların bilimsellikten uzak olduğunu ifade etti.

Topkapı Sarayı'ndaki Kutsal Emanetler: Farklı Bir Yaklaşım

Hatinoğlu, Topkapı Sarayı'nda sergilenen Hz. Peygamber'e ait olduğu düşünülen eşyaların toplumsal saygı çerçevesinde görüldüğünü, fakat camilerdeki ritüellerin ibadet algısını değiştirdiğini dile getirdi. Sakal-ı Şerif ve benzeri eşyaların sadece belirli günlerde dini ritüellerle sergilenmesinin İslam’ın ruhuna uygun olmadığını savundu.

"İslam'ın Özüne Dönmeliyiz"

Son olarak Hatinoğlu, İslam’ın özünün bidat ve hurafelerden temizlenmesi gerektiğini vurguladı. Hz. Peygamber’in öğretilerinin doğru anlaşılması ve ona sadece insanî ve dini bir rehber olarak saygı gösterilmesi gerektiğini belirtti. Hatinoğlu, bazı cemaat önderlerinin hurafe dolu söylemleri ile toplumu yanılttığını ve dini kendi çıkarlarına alet ettiklerini de ekleyerek, bu duruma karşı toplumsal bir bilinç geliştirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Kaynak : PHA

EditörEditör